21 Mart 2012 Çarşamba
Bir Ödül...
Sondan Sonra...

Acaba dışarısı ne durumdadır?
Gerçekten herşey Mark’ın anlattığı gibi midir dışarıda?
8 Mart 2012 Perşembe
Festival'in 40.Yılı...Sinema ve Müzik

konserlerle dolu dolu iki hafta vaat ediyor.
düzenlenecek Açılış Töreni’yle başlıyor. NTV’den canlı yayınlanacak törenin ardından, festivalin Sinema Onur Ödülü’nü almak üzere İstanbul’a gelecek Terence Davies’in The Deep Blue Sea / Aşkın Karanlık Yüzü filmiyle, festival resmen başlayacak.
SİNEMA VE MÜZİK
Martin Scorsese’nin iki müzisyenin aşk hikâyesini anlattığı, Liza Minelli ve Robert De Niro’nun başrollerinde yer aldığı 1977 yapımı unutulmaz müzikali New York New York, izleyicileri 1940’ların Amerika’sında caz dolu bir yolculuğa çıkaracak.
filmleriyle yakından tanıdığı, Fransız auteur Christophe Honoré’nin 2011 yapımı filmi Beloved / Sevgililer’de Catherine Deneuve ve kızı Chiara Mastroianni başrollerde oynuyorlar.
Alan Parker’ın Pink Floyd’un müziğinden, sözlerinden, özellikle 1979 yılında çıkan efsanevi albümü The Wall’dan esinlenen müzikal belgeseli Pink Floyd The Wall / Duvar izleyicileri
1980’li yıllara götürecek.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü...Kutlu Olsun!

Kulağımıza yapışmış telefonla, onca iş yükü ve strese rağmen rujumuzu sürüp gülümseyebildiğimiz için, ince topuklu pabuçlar üzerinde günde en az 10 saat koşturabildiğimiz için, hem işimize, hem eşimize hem de evimize ilgi gösterebildiğimiz için,ekonomik bağımsızlığa önem verdiğimiz ama paylaşmayı unutmadığımız için, 2 aylık bebeğimizi sütten kesilmeden evde bırakıp işe gelebilme metanetini gösterebildiğimiz için bugün bizim günümüz.
Bir kadının altından kalkamayacağı iş yoktur; yeter ki istesin ...
Dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun .
Gülbin Tatlıağız
7 Mart 2012 Çarşamba
Fotograf...Kayıt...Ses

Hiç bitmeyen bir yolculuk. Hiçbir zaman. Hiç.

Yıllardır süren bir serüvendir bu, yüzyıllardır. Hiç bitmeyen bir yolculuk. Hiçbir zaman. Hiç.
Gün doğmadan başlayan, zamanın izinde, ışığın peşinde. Günün ilk ışıklarında, gün ortasında, gün batımında, gece, alacakaranlıkta. Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, insanla, dünyayla ilişkileri anında.
Aynı anda, aynı hedefe doğru yürüyorlardı. Aynı sokakta buluştular. Aynı Işık sokağında. Beyoğ1u’nda, Ayhan Işık sokağında, İfsak'ta. İlk orada buluştular, tam orda. Otuz yıldır, insan manzaraları çeken Timurtaş Onan'la. Beyoğlu’nda. Haliç’te, Dolapdere’de, “zamansız” insan hikayeleri peşinde koşan, İstanbul fotoğrafçısı, Timurtaş Onan’la.
Sabahın ilk ışığında, Eyüp’te buluştular. Ayvansaray’da, Balat’ta insanı aradılar, günlerce. Gölgede ışığı, insanda sevgiyi, hüznü aradılar. Fener’de. Cibali’de, Tarihi Yarımada’da. Gün batımında Vefa’da, Samatya’da, Kadırga’da. Akşam Galata’da, Tarlabaşı’nda.
Kendilerini buldular, yitik zamanın ışığında.
Rafet Akalın
4 Mart 2012 Pazar
Vladislav G.Ardzınba Anısına...Saygıyla

4 Mart (2010), Abhazya Cumhuriyeti’mizin kurucu lideri, 1992-93 savaşının başkomutanı ve ilk devlet başkanımız Vladislav Ardzınba’yı kaybettiğimiz gündür...
O’nun kararlılığı, cesareti, ileri görüşlülüğü ve halkını kucaklayan liderliği sayesinde Abhazya bugünlere ulaştı. Abhazya halkı zaferini, onurunu , gururunu ve geleceğini O’nunla kazandı.
O sadece Abhazya halkının değil Kuzey Kafkasya’nın tüm kardeş halklarının, dünyada özgürlük
mücadelesi veren tüm halkların kahramanıydı. O’nu unutmayacağız ve sonsuza dek kalbimizde yaşatacağız. Anısı önünde saygıyla, sevgiyle eğiliyoruz...
Abhazya halkı şanslıydı; tarihinin en kritik döneminde Ardzınba gibi bilgili-kararlı-güçlü-birleştirici bir lidere sahip oldu. Ardzınba sadece Abhazya’da değil, Kuzey Kafkasya’da yüzyıllardır ilk kez bütünleştiren, başarıya ulaştıran, kazandıran bir lider, başaran bir kahraman olarak tarihe geçmiştir.
Şöyle yakın tarihimizi karıştırıp lider bellediklerimizi, kahraman bildiklerimizi bir bir hatırlayalım, hemen tamamının başarısızlığın liderleri ve kahramanları olduğunu göreceğiz; ya kıyımımızla sonuçlanan ölçüsüz maceralara öncülük etmişlerdir ya da sürgünümüzle biten hesapsız başkaldırılara. İlk kez Ardzınba başarının lideri olmuştur, halkını zafere ve bağımsızlığa taşımıştır. İşte Ardzınba’yı özel kılan budur.
Ardzınba şanslıydı, Abhazya halkı kendisini sevdi, saydı, güvendi ve sonuna kadar destekledi. O’nu sımsıkı kucaklayıp bağrına bastı. Dahası, O’nu putlaştırmadan ve hamasete kurban etmeden sevmeyi ve onurlandırmayı bildi; kendinden biri saydı, bir adım önde tutup arkasından yürüdü. Doğrusunda peşinden gitti, yanlışında ‘dur’ diyebildi. O’nu bir insan olarak, kendisi olarak taçlandırdı. Abhazya halkı, hiçbir eksiğin Ardzınba’yı değersizleştirmeyeceğini bildiği kadar, hiçbir fazlanın O’nu ilahlaştırmayacağını da bildi. İşte Abhazya halkını özel kılan
budur.
Abhazya halkının Ardzınba ile ilişkisi, günümüz dünyasında toplum-lider ilişkisinin nasıl olması gerektiğini dair bir ders niteliğindedir.Bu ilişki en zor dönemde dahi demokratik özelliğini kaybetmemiştir, liderin en güçlü olduğu zamanda bile dengesini yitirmemiştir. Savaştan yeni çıkmış bir ülkede bunu başarmak ancak içselleşmiş bir demokrasi anlayışı ve güçlü bir özgürlük ruhu ile mümkündür. Abhazya halkı her iki şeye de sahip olduğunu cümle aleme göstermiştir.Abhazya halkı 1994’de Ardzınba’yı başkan seçerek O’nun liderliğini selamlamıştır.
1999’da ikinci kez başkan seçerken kahramanlığını onurlandırmıştır. 2004’deki seçimde ise kahraman lideriyle olan ilişkisinin ince sınırını ustalıkla belirlemiş, kendi doğrusunu (adayını)
liderinin doğrusunun (adayının) önüne koyarak bildiği yoldan yürümüş ve seçimini yapmıştır. Üstelik bunu koca Rusya’nın aksi yöndeki baskıcı telkinine rağmen yapabilmıştır.
Abhazya halkı liderini o kadar çok sevmiştir ki, egosunun kişiliğini yutmasına müsaade etmemiştir; gerektiğinde ‘lider Ardzınba’ya karşı ‘insan Ardzınba’yı korumasını bilmiştir. Abhazya halkı ve lideri insanlık adına, demokrasi adına kutlanmayı, alkışlanmayı fazlasıyla hak
ediyor... Elbirliği ile, güçbirliği ile Abhazya’yı zafere, özgürlüğe ve bağımsızlığa taşıyan tüm kardeş Kuzey Kafkas halkları birik adına, dayanışma adına kutlanmayı ve alkışlanmayı fazlasıyla hakediyor.
Teşekkürler Ardzınba.
Teşekkürler Abhazya halkı.
Teşekkürler Kuzey Kafkasya’nın yiğit
halkları...__________Sezai BABAKUŞ
''Halkına hizmet edenleri örgütlemeye gerek yoktur.Kalabalıklar kendiliğinden sessizce,derinden bir saygıyla toplanır,toplanır,toplanır,meydanlara sığmaz. Ardzınba'nın vefatı Dünya'nın neresinde olursa olsun Tüm Çerkesleri hüzne boğmuştur.Ve büyük Lider hizmetinin karşılığını halkının saygıyla naaşının önününde "tazim" etmesiyle görmüştür.Ruhun şadolsun...'' —
Çözdüm...Her Şey Çok Basit
3 Mart 2012 Cumartesi
Bir Terrence Malick Filmi...The Tree of Life




Yapım:2010_2011
- ABD
Tür: Bilim Kurgu, Dram, Fantastik,
Süre:138 dakika
Yönetmen:Terrence Malick,
Oyuncular:
Brad Pitt, Sean Penn, Jennifer Sipes, Fiona Shaw, Alexandria Deberry, Dalip Singh,
Chris Orf, Nathaniel Holt, Kathryn Rawson, Gerardo Dávila, Zach ırsik, Cole Cockburn,
Tamara Jolaine, Lisa Marie Newmyer, Erinn Allison, Tori Ramert, Jackson Hurst,
Will Wallace, Crystal Mantecon,
Müzisyen : Alexandre Desplat,
Görüntü Y.:Emmanuel Lubezki,
Senaryo:Terrence Malick, -
Yapımcı:
Bill Pohlad, William
Pohlad, Grant Hill, Sarah Green, Dede Gardner, Ivan Bess, Nicolas Gonda,
Türkiye Odak Ülke...2013 Londra Kitap Fuarı

2 Mart 2012 Cuma
65. Cannes Film Festivali
2001 yılının Altın Palmiye ödülünü alan ''The Son's Room'' filminin aktörü ve yönetmeni olan 58 yaşındaki Nanni Moretti Jüri başkanı olacak.Moretti'nin, ''Habemus Papam''(Bir papamız var) isimli filmi de geçen yılki festivalde yarışmıştı.
Marilyn Monroe Cannes Film Festivalinin İkonu Olacak !
65.Cannes film festivali organizasyon komitesi, Monroe'nun, ölümünden yıllar geçmesine rağmen hala dünya sinemasının ünlü bir yıldızı olmaya devam ettiğini belirterek, bu yılki festivalin tanıtım posterinin Monroe'ya ayrılacağını duyurdu. 1962'de hayatını kaybeden Monroe'nun bu yıl 50. ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan komite, bu vesileyle de ünlü yıldızın bir kez daha anılacağını bildirdi.
İlk kez 1946 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali'nde her yıl ortalama 20 film yarışmaktadır.
Bu filmleri juri başkanı ve juri üyeleri tarafından ödüllendirilir.
Cannes Film Festivalinde verilen ödüller;
Altın palmiye
Büyük jüri
En iyi yönetmen
En iyi Kadın oyuncu
En iyi Erkek oyuncu
En iyi Senaryo
En iyi Kısa film
Altın Kamera
64.Cannes Film Festivali'nde ki ödül alanları da kısaca bir hatırlayalım...
*Altın Palmiye: Tree of Life - Terrence Malick
*Jüri Büyük Ödülü: Bir Zamanlar Anadolu'da (Nuri Bilge Ceylan) ve Le gamin au vélo (Jena-Pierre ve Luc Dardenne)
*En İyi Yönetmen: Nicolas Winding Refn, Drive
*En İyi Erkek Oyuncu: En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin, Artist
*En İyi Kadın Oyuncu: Kirsten Dunst, Melancholia
*En İyi Senaryo: Footnote Joseph Cedar
*Jüri Özel Ödülü: Polisse Yönetmen: Maiwenn
*Altın Kamera (Camera d'Or): Las Acacias (Yönetmen: Pablo Giorgelli)
*Kısa Metraj: Cross Country (Yönetmen: Maryna Vroda)
Gülbin Tatlıağız
29 Şubat 2012 Çarşamba

27 Şubat 2012 Pazartesi
The Artist...SAHNEDE FRANSIZCA KONUŞULACAK!

