14 Mart 2010 Pazar

CHOPIN Küle Dönüşen Kalp


Geçmiş ve Gelecek

Kendimi günlerdir bitkin hissediyorum.Bir türlü yataktan kalkamıyorum.
O gece bir fırtınaya kapıldım sanki.Oradan oraya fırlatıldım.
George Sand.
Bu kadın beni korkutuyor.Hem de çok.Onun karşısında küçük bir kar tanesi gibiyim.Ona yaklaştığımda eriyip yok olacağımı hissediyorum.
Liszt ve Kontes'e bakılırsa, bir an önce George Sand'ın davetini kabul etmeli ve onlarla Nohant'daki kır evine gitmeliyim.Oranın havası,ormanın kokusu,dokusu beni yeniden canlandıracak,yeniden doğmamı sağlayacakmış.Ben yeniden doğmak istemiyorum.

Yanlızca piyanomla olmak istiyorum.

Bir tek öğrencilerim bana neşe verebiliyorlar.
Onlara bildiklerimi öğretiyor,bir şeyleri başardıklarını görmekten mutluluk duyuyorum.
Geri gelmeyecek olan çocukluğumu yeniden yaşamak beni mutlu ediyor.İnsan büyüdükçe çocukluğu sisler arasında yok oluyor sanki.Puslu bir geçmişe dönüşüyor.

Piyanomu seviyorum.Onsuz olmak,bu hastalıktan da beter.Onun başındayken tazeleniyor, her gün yeni bir insan oluyorum.

Evimi özlüyorum.Hala borçlu hissediyorum kendimi.Omuzlarıma bir yük biniyor,ağırlaşıyorum.

Ülkem savaşırken ben Viyana'da kendi savaşımı veriyordum.O zaman dönmeli ve tüm halkım gibi ben de savaşmalıydım.Rusların işgal ettiği topraklarımızı kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmalıydım.Ama ben müzik için bir oraya bir buraya savrulan sonbahar yaprağı gibiydim.Tüm çabam yeşerebilmek,yenilenmek içindi.

Dostlarım da dönmemem için fikir birliği etmişlerdi.

''Sen zaten Polonya'yı kurtarmak için ordasın.Buraya dönme sakın.İsmini koskoca dünyaya duyuracaksın sen! Bizim için önemli olan bu. Üç-beş tane kurşun atman değil.''dedi dostum Teodor Gorski.Savaştan herkes gibi o da nefret ediyordu.

''Dünyada bunca güzellik varken savaşıyorlarsa, ne yazık ki Tanrı onları bu dünyaya bakmayı bilmeyen gözlerle gönderdiği içindir.'' diyordu.

Annem, babam her zaman beni mutlu eden neyse,onunla olmam gerektiğini söylediler bana.Piyanomdan ayrı kalmam sağır ve dilsiz olmam demekti.Bunu biliyorlardı.
Babam bunca emekten sonra ahmakça bir savaşın bana engel olmasına asla izin vermeyeceğini haykırıyordu bana yazdığı mektubunda.
''Tüfek sesleriyle değil,müziğinle kurtar ülkenin onurunu.Piyanonun tuşları olsun senin kurşunların.'' diyordu.
''Keşke herkes senin kadar sevse vatanını.Gururla söylese ismini.Bu ülke, sana doğman için topraklarını açtıysa ona gönül borcun var senin.Orada kal ve Polonya diye bir ülke olduğunu duyur herkese.''
Sözcüklerindeki kararlılık aksini yaptıramazdı artık bana.

''Kalbindeki ezgilerin her notasında buranın toprağı, buranın kokusu var.Unutma!''

Bay Elsner olmasaydı belki de buralara gelmeye cesaret edemezdim. O yaşamıma girdikten sonra bambaşka oldu her şey.İnsanın yaşamında bir öğretmen nasıl da olmayan bir yolu var edebiliyor ya da sisler arasında gizlenmiş olanı gösteriyor. O öğretmen, binlerce öğretmenden yanlızca biri. Eğer karşına çıkarsa yakalamış olduğun en büyük şans.Ne güzel. İşte ben de o şansı yakalamış şanslı çocuklardan biriydim.

Bana yepyeni umutların kapısını araladığı o günü hiç unutmuyorum.On dokuz yaşındaydım ve yaşamımın ikinci yarısının başlamak üzere olduğundan habersizdim...

Bildiğiniz gibi 2010, Romantik dönem klasik müziğinin kilit ismi ,Ünlü besteci Frederic Chopin'in doğumunun 200. yılı nedeniyle tüm dünya'da Chopin Yılı kabul edildi.

Yukarıda bir bölümünü yazdığım kitap, Göknil Genç tarafından yazılmış.Can Yayınlarından çıkmış.

Kitap, Chopin'in 8 yaşında Varşova'yı ayağa kaldırdığı konseriyle başlıyor ve kısacık hayatının tüm evrelerini Chopin'in kendi ağzından dinliyorsunuz. Özellikle çocuklar ve gençler için, çok sade ve güzel bir dille yazılmış.

Yazarı Göknil Genç de bir müzisyen...bir viyola sanatçısı.Yazarlık serüveni Sihirli Mozart'la başlamış. Diğer kitapları ; Emekli Vagon (Tiyatro Senaryosu), Mozart Küçük Dahinin Sihirli Notaları (Tiyatro Senaryosu),Bach Yürürken.

Okuyun ve çocuklarınıza mutlaka okutun derim...

Gülbin Tatlıağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder